Uzmanlık Alanı: Klinik Psikoloji
Eğitim:
Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Lisans Eğitimi 1982-1986
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Eğitimi 1990-1992
İş Deneyimi:
Erciyes Üniversitesi Mediko-Sosyal Ünitesi Psikolojik Danışman 1988–1990
Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Kliniği Klinik Psikolog 1990-1996
Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Görevlisi 1996-2002
Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi 2002- 2008
Uzman Psikolog Nuran Oğuzkaya
Alınan Eğitimler:
EMDR Eğitimi - Emre Konuk
Davranış Bilimleri Enstitüsü
Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi - Hakan Türkçapar
PİKİ EĞİTMENLİĞİ VE DANIŞMANLIĞI - KURALDIŞI EĞİTİM DANIŞMANLIK
BÜTÜNSEL YAŞAM KOÇLUĞU - KURALDIŞI EĞİTİM DANIŞMANLIK
Cinsel Sağlık Bilgileri Eğitici Eğitimi Kursu - İstanbul Üniversitesi
İstanbul Tıp Fakültesi ve İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı
Davranışçı ve Kognitif Tedaviler Yoğun Kursu - Psikiyatri Asistanları ve Uzmanları Derneği
Evlilik Terapisi Eğitimi - Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği
Kadın Cinsel İşlev Bozuklukları Kursu - Türk Psikologlar Derneği
Holistik Cinsel Terapi Eğitimi Kursu - Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği
Çocuk Değerlendirme Paketi Kursu - Türk Psikologlar Derneği
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğünde Eğiticilerin Eğitimi 1.2.ve 3. Düzey Kursu - Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği
Makaleler/Yazılar:
Türkiye gibi doğu toplumlarında 100 kadından en az 5'inde görülen bir problem olan vajinismus, halk arasında bilinmemektedir. Dolayısıyla bu problemi yaşayanlar hem sadece kendi başlarına gelen bir problem olduğunu zannetmekte hem de ne yapacaklarını bilememektedirler.Konu kadın ve cinsellikle ilgili olduğundan bir başkasıyla paylaşılmamakta bu nedenle de yaşayıp tedavi olmuş insanların deneyimleri çoğunlukla gizli kalmaktadır.
Eğer karı-koca ilişkiye giremiyorlarsa bunun nedeni çoğunlukla erkekle ilgilidir diye düşünüleceğinden de başkaları ile paylaşılma ihtimali azalmaktadır.Böyle bir durumu 15-16 yıl gibi uzun sürelerle çiftler sır olarak saklamakta,yardım almadan evliliklerini sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Neden çocuğunuz olmuyor sorusuna da, korunmuyoruz ama olmuyor diye cevap vererek yılları geçirmektedirler. Bazen ise ilişki olmadan gebe kalıp sezaryanla çocuk sahibi olup bu sosyal baskıdan da kurtulmaktadırlar.
Terapi sürecinde ilk başlangıçta kadın-doğum muayenesi gerekmektedir. Bu probleme yol açan yapısal bir bozukluk olup olmadığının anlaşılması için bu muayene için kadın doğum doktoruna yönlendirilmesi gerekir.Kadın-doğum muayenesi bu kişiler için oldukça sıkıntılı bir işlemdir.Muayene esnasında doktorun anlayışına en çok ihtiyaç duyan gruptur. İlk gece korkusu gibi daha basit problemlerde doktorun önereceği kolaylaştırıcı öneriler problemi çözebilirken, vajinismus problemi olanlarda bu öneriler işe yaramamaktadır.
Sonuç olarak vajinismus, yapısal bir problem yok ise, bilişsel- davranışçı terapi ile %95-97 başarılı olunan bir problemdir. Doğru yöntemi uygulayan terapist ile, seanslara düzenli giden ve verilen ödevleri yapanlar iyileşmektedirler.%3-5 başarılı olunamayan grubun özellikleri araştırıldığında ağır evlilik problemi, kişilik bozukluğu ve cinsel kimlik bozukluğu olanlardan oluştuğu belirlenmiştir. Aynı terapist, aynı yöntemle 100 kişiden 3-5 kişi iyileşememektedir. Bu durumlar yok ise ve doğru terapistte iseniz sizin için iyileşme %100'dür.
Terapiye gelenlerde karşılaşılan bir beklenti de da terapinin süresi ile ilgilidir. Kısa sürede iyileşmeyi beklemek doğal bir istek olsa da, ortalama 8-10 seans,1.5 ile 2.5 ay civarı bir süre terapi için gereklidir. Bu iyileşmenin kalıcılığı açısından da önemlidir.
Yaklaşık 10 yıldır takip ettiğim vakalarda, terapiye başvuru süresi genellikle yıllar almaktadır. Erken dönem gelenler olmakla beraber ortalama 2 yıl gibi bir süre beklenerek gelinmektedir. Bu vakalar içinde 16,15,14,11 yıl beklemiş vakaların hikayeleri ile karşılaşmak ve onların normal hayata geçişlerine şahit olmak terapist için bir keyif olmaktadır.
15 yıl bu problemi yaşamış olan çiftin hikayesinde, hastane ve doktor fobisi olduğu için normalde doktora gitmesi gerektiğinde çok zorluk yaşayan bu kişi, vajinismus nedeniyle doktora gitmeyi hiç düşünmemiş, bu durumu normalleştirerek 15 yıl gibi bir süreyi geçirmişlerdir.Aile; yoksa damatta bir problem mi var diye kızlarına baskı yapıp, boşanma ile tehdit etmişler, aslında da blöf yapmışlar. Bana gelmelerini öneren kadın-doğum doktoru dahil, tüp bebek için çift adına randevular alınmış. Aylarca süren uykusuzluk,keyifsizlik sonucunda teslim olunup kadın-doğum doktoruna gidilerek birinci adım atılmış,orada yapılan psikoterapi tavsiyesi ile de terapi süreci başlamıştır. Yaklaşık 3 ay sonra normal hayata geçilmiş,yaklaşık 2-3 ay sonra da birinci çocuğuna gebe kalmıştır.Gebeliği boyunca aşırı bulantı ile sürekli hastaneye gitmek zorunda olması da doktor ve hastane korkusunu tamamen ortadan kaldırmıştır .Şu an iki kız çocuğu sahibi bir aile olarak hayatlarına devam etmektedirler.
Sonuç olarak, ortalama 2 ay süren bir terapi süreci ile yıllarca yaşanılan bir problem ortadan kalkmakta, çiftlerin evliliği normal seyrine girmekte ve doğal yollarla çocuk sahibi olma durumu oluşmaktadır.
Uzman Psikolog Nuran Oğuzkaya
Vajinismus,cinsel ilişkiye girememe,halk arasında karı-koca olamama,doğu toplumlarında sık karşılaşılan,(her on kadından birinde )bir durum.Vajinismus vakaları,bu sıkıntıyı yaşarken sadece kendilerinde varmış gibi duygulanıyorlar. Halbuki aynı problemi yaşayan diğer kişilerde onların yaptığı gibi bunu kimseyle paylaşmadıkları için birbirlerinden haberdar olamıyorlar.Vajinismus probleminin ülkemizde eğitim düzeyinden etkilenen bir problem olmadığını düşünmekteyim.Doğu toplumlarında fazla batı toplumlarında az görülüyor olması bu konunun eğitimle ilgili olduğunu gösteriyor.Çocuk ve gençlerimize zamanında bedensel değişikleri hakkında bilgi vermeyen bir toplumuz.Cinselliği,cinsel ilişki kavramı içine sıkıştırdığımızda konuşmak zorlaşıyor.Halbuki burada bedensel ,duygusal,toplumsal gelişim kavramları içinde onlara bedenlerini tanıtmalı,olacak değişimlerden haberdar etmeliyiz ki,yetişkin olunca sağlıklı bir cinsel yaşamları olsun. Cinsel eğitimi ana-baba,sağlık kuruluşları,örgün eğitim kurumları vermelidir.Burada oluşan açığı maalesef zararlı cinsel yayınlar ve yanlış arkadaş bilgileri dolduruyor.
Cinsel eğitim kavramı yerine bedensel değişikler,hangi yaşta bedenimizde ne gibi değişiklikler olacak,ne gibi duygular yaşayacağız,karşı cinste ne gibi değişiklikler olacak ve bu değişikliklerin duygusal ve toplumsal boyutları ile ilgili bilgilendirme yapılması kastedilse daha kolay kabul edilebilir olacağını düşünmekteyim.Cinsel gelişim konusunda bilgilendirmenin nihai amacı da gençlerin bedenlerini tanıyıp, onu korumaları, oluşabilecek tehlikelerden haberdar olmaları (istenmeyen erken yaş gebeliği,cinsel yolla bulaşan hastalıklar) ve yetişkin olana kadar aktif cinsel yaşamı ertelemelerini sağlamaktır.Bu konuda ana-babaların öncelikli olarak bilinçlendirilmeleri gerektiğini düşünmekteyim.Çünkü etrafımda tamam konuşayım ama nasıl konuşacağımı bilemiyorum diyen kişi sayısı oldukça fazla.Bu konuda ana-babalara rehberlik etmek te bu işin uzmanlarına düşmektedir.
Uzman Psikolog Nuran Oğuzkaya